Author: Gustave Flaubert
Quotes of Author: Gustave Flaubert
Kendi kendine: - Onu seviyorum ama, diyordu. Ne olursa olsun mutlu değildi, hiçbir zaman mutlu olmamıştı. Hayatın bu yetersizliği, dayandığı şeylerin hemen bozulup çürümesi nereden geliyordu?.. Ama, bir yerlerde kuvvetli ve güzel bir insan, hem coşkunluk, hem de incelikle dolu kıymetli bir varlık, bir melek kılığı altında bir şair kalbi, gökyüzüne şairane düğün destanları söyleyen tunç telli bir rebap bulunsaydı, onunla tesadüfen niçin karşılaşmamalıydı? Ah, ne imkânsızlık! Zaten hiçbir şey böyle bir araştırmaya değmezdi; her şey yalan söylüyordu, her gülümsemenin altında sıkıntıdan bir esneme vardı. Her sevinç bir lanet, her zevk bir iğrenme gizliyordu ve en iyi öpücükler, dudaklarda gerçekleşmesi imkânsız daha yüksek bir şehvet özlemi bırakıyordu. book-quoteFakat iki türlü ahlak vardır, dedi; biri, küçüğü, göreneğe kaçanı, insanların ahlak dediği şey, durmadan değişen ve yüksek perdeden atıp tutan, saman altından su yürüten, şurada gördüğümüz budala toplantısı gibi, çıkarcıların ahlakı. Fakat öbürü, ebedi ahlak; etrafımızı saran peyzaj ve bizi aydınlatan mavi gökyüzü gibi, çepeçevre ve yukarda bulunan ahlak. book-quoteSaadete rast gelinir bir gün, diye tekrarladı; ansızın, tam ümitsizliğe düşüldüğü bir günde. O zaman ufuklar aralanır, sanki, "İşte o!" diyen bir sestir bu. O kimseye içinizi dökmek, her şeyinizi vermek, her şeyi feda etmek ihtiyacını duyarsınız! Karşılıklı uzun uzadıya konuşmazsanız, birbirinizin içindekileri sezersiniz, birbirinizi rüyalarda görürsünüz. {Bunu söylerken kadına bakıyordu.} Nihayet, o kadar aranılmış olan bu hazine, şuracığa, karşınıza gelir, parıldar, kıvılcım saçar. Ama yine de tereddüt edilir, inanmaya cesaret edilmez, sanki karanlıktan birdenbire ışığa çıkmış gibi, insanın gözleri kamaşır. book-quoteAu fond de son âme, cependant, elle attendait un événement. Comme les matelots en détresse elle promenait sur la solitude de sa vie des yeux désespérés, cherchant au loin quelque voile blanche dans les brumes de l'horizon. Elle ne savait pas quel serait ce hasard, le vent qui le pousserait jusqu'à elle, vers quel rivage il la mènerait, s'il était chaloupe ou vaisseau à trois ponts, chargé d'angoisses ou plein de félicités jusqu'aux sabords. Mais chaque matin, à son réveil, elle l'espérait pour la journée, et elle écoutait tous les bruits, se levait en sursaut, s'étonnait qu'il ne vînt pas; puis, au coucher du soleil, toujours plus triste, désirait être au lendemain. book-quote