Öfkeyi nasıl bırakıyorsun? Bu kadar uzun süredir ayakta durduğunuz bir öfkeyi nasıl serbest bırakırsınız, eğer çekilirse rastlarsınız? Sully eski odasına otururken, mektubu tutarken, kendisini bir rüyada yükselme şekli, acılarından kurtulduğunu hissetti. Çok uzun zamandır bir düşman olan Elliot Gray şimdi farklı görüldü, hatası için affedilebilir bir adam.

(How do you let go of anger? How do you release a fury you've been standing on for so long, you would stumble if it were yanked away? As Sully sat in his old room, holding the letter, he felt himself lifting off from his bitterness, the way one lifts off in a dream. Elliot Gray, an enemy for so long, was now seen differently, a man forgivable for his mistake.)

by {Mitch Albom}
(0 Yorumlar)

Sully, uzun süredir devam eden öfkeyi bırakmanın, onun bir parçası haline gelen öfke duygularının nasıl serbest bırakılacağını düşünerek zorlayıcı sürecine yansır. Bu öfkenin serbest bırakılmasının, bir rüyada yüzme hissine benzer şekilde tanıdık olmayan bir deneyim gibi hissettiğini fark ediyor. Duyguları kızgınlık tarihine bağlı, göz korkutucu ilerleme düşüncesini yapıyor.

Bununla birlikte, çocukluk odasında bir mektup okurken Sully, düşman olarak gördüğü biri olan Elliot Gray'i yeni bir ışık altında algılamaya başlar. Elliot'u sadece geçmiş şikayetlerin merceğinden görmek yerine, affetmenin mümkün olduğunu anlamaya başlar. Perspektifteki bu değişim, Sully'nin kendisini acıdan kurtarma fikrini düşünmesine ve yolculuğunda önemli bir duygusal dönüşüme işaret etmesini sağlar.

Stats

Kategoriler
Author
Votes
0
Page views
54
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}