David Mitchell'in Kemik Saatleri, yoğun psikolojik çatışmayı tasvir eden canlı bir metafor sunuyor. Mücadele, tenis toplarını ateşleyen ancak bunun yerine el bombaları fırlatan bir makineye benzer şekilde kaotik ve ezici bir şekilde tasvir ediliyor ve bu, bu savaşların patlayıcı doğasını gösteriyor. Çalkantılı bir denizdeki nakliye konteynerinin görüntüsü, bu çatışmaların meydana geldiği öngörülemeyen ve tehlikeli ortamı daha da vurguluyor.
Bu metafor, bu tür psikolojik yüzleşmelerin sadece şiddetli olmadığını, aynı zamanda öngörülemezlik ve tehlikelerle dolu olduğunu gösteriyor. Bir kişinin karşılaşabileceği karmaşık duyguları ve zihinsel rahatsızlıkları yansıtan bir aciliyet ve kargaşa duygusu uyandırır. Mitchell'in yazıları, bu tür çalkantılı deneyimler arasında gezinmenin özünü karmaşık bir şekilde yakalıyor ve okuyucuları zihnin rahatsız edici dünyasına çekiyor.