Onu ilk kez tıraşsız görmüştüm, küçük beyaz bıyıklar, sanki birisi yanaklarına ve çenesine düzgün bir şekilde tuz sarmış gibi. Sakalında başka her yerde boşaltılırken nasıl yeni bir hayat olabilir?

(It was the first time I had seen him unshaven, the small white whiskers looking so out of place, as if someone had shaken salt neatly across his cheeks and chin. How could there be new life in his beard when it was draining everywhere else?)

by {Mitch Albom}
(0 Yorumlar)

Mitch Albom'un "Morrie ile Salı günleri" kitabında anlatıcı, Morrie'yi ilk kez kırdığını gördükten sonra bir düşünme anı yaşıyor. Morrie'nin yüzüne dağılmış beyaz bıyıklarla bu manzara, her zamanki görünüşüyle ​​bir çelişki sembolize ederek canlılığında ve refahında bir değişiklik olduğunu gösteriyor. Yanaklarındaki tuz görüntüleri, Morrie'nin azalan sağlığını ima eden bir ihmal veya bozulma hissi uyandırır. Bu fiziksel değişimin ortasında, anlatıcı, Morrie'nin dış görünüşü ile hala içinde tuttuğu yaşamın özü arasındaki kontrasttan etkilenir. Sakal bakım eksikliğini ifade ederken, Morrie'nin somutlaşmaya devam ettiği yaşam ve deneyimler hakkında sorular da gündeme getiriyor. Bu ikilik, fiziksel zorluklarına rağmen Morrie'nin kalıcı ruhunu vurgulayarak, yaşamın kırılganlığının ve yaşlanmanın karmaşıklıklarının dokunaklı bir hatırlatıcısı olarak hizmet eder.

Stats

Kategoriler
Author
Votes
0
Page views
37
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Yarısı okunmuş bir kitap, yarım kalmış bir aşk meselesidir.
by {David Mitchell}