Onu ilk kez tıraşsız görmüştüm, küçük beyaz bıyıklar, sanki birisi yanaklarına ve çenesine düzgün bir şekilde tuz sarmış gibi. Sakalında başka her yerde boşaltılırken nasıl yeni bir hayat olabilir?
(It was the first time I had seen him unshaven, the small white whiskers looking so out of place, as if someone had shaken salt neatly across his cheeks and chin. How could there be new life in his beard when it was draining everywhere else?)
Mitch Albom'un "Morrie ile Salı günleri" kitabında anlatıcı, Morrie'yi ilk kez kırdığını gördükten sonra bir düşünme anı yaşıyor. Morrie'nin yüzüne dağılmış beyaz bıyıklarla bu manzara, her zamanki görünüşüyle bir çelişki sembolize ederek canlılığında ve refahında bir değişiklik olduğunu gösteriyor. Yanaklarındaki tuz görüntüleri, Morrie'nin azalan sağlığını ima eden bir ihmal veya bozulma hissi uyandırır. Bu fiziksel değişimin ortasında, anlatıcı, Morrie'nin dış görünüşü ile hala içinde tuttuğu yaşamın özü arasındaki kontrasttan etkilenir. Sakal bakım eksikliğini ifade ederken, Morrie'nin somutlaşmaya devam ettiği yaşam ve deneyimler hakkında sorular da gündeme getiriyor. Bu ikilik, fiziksel zorluklarına rağmen Morrie'nin kalıcı ruhunu vurgulayarak, yaşamın kırılganlığının ve yaşlanmanın karmaşıklıklarının dokunaklı bir hatırlatıcısı olarak hizmet eder.