Morrie cenazesine gitti. Eve depresyona geldi. Ne atık, dedi. Bütün bu insanlar tüm bu harika şeyleri söylüyor ve IRV asla hiçbirini duymadı.
(Morrie went to his funeral. He came home depressed. What a waste, he said. All those people saying all those wonderful things, and Irv never got to hear any of it.)
Morrie, IRV'nin cenaze törenine katıldı ve deneyimi yansıtarak mahzun duyguyu geri verdi. Irv, hayatta iken, hizmet sırasında kendisi hakkında paylaşılan nazik sözleri duyma şansına sahip olmadığı ironisini yaktı. Bu farkındalık, Morrie'yi derin trajik olarak vurdu ve ölenlere duygularımızı nasıl ifade ettiğimiz ile hala hayatta iken iletişim eksikliği arasındaki bağlantıyı vurguladı.
Bu an, Morrie'ye hala zaman varken insanlara bizim için ne anlama geldiğini söylemenin önemini düşündürdü. Takdirimizi ve sevgimizi ifade etmek için çok uzun süre beklediğimizi hatırlattı ve pişmanlık duygularına yol açtı. Durum, açık iletişimin değerini vurguladı ve sevdiklerimizi elimizden geçirirken değerlendirmek.