İnsanların gerçekte ne istediğini anladığınızda artık onlardan nefret edemezsiniz. Onlardan korkabilirsin ama onlardan nefret edemezsin çünkü her zaman aynı arzuları kendi yüreğinde bulabilirsin.
(Once you understand what people really want, you can't hate them anymore. You can fear them, but you can't hate them, because you can always find the same desires in your own heart.)
Orson Scott Card'ın "Ölülerin Konuşmacısı" kitabında insan anlayışı ve empati hakkında derin bir gerçek araştırılıyor. Alıntı, başkalarını neyin motive ettiğini gerçekten anladığınızda nefret duygularının azaldığını öne sürüyor. Bu fikrin özü, insanların arzu ve ihtiyaçlarının çoğu zaman bizimkileri yansıttığının, düşmanlık yerine bağlılık duygusunu teşvik ettiğinin kabul edilmesinde yatmaktadır.
Bu içgörü okuyucuları farklılıklarının ve önyargılarının ötesine bakmaya teşvik eder. Başkalarının isteklerini anlamak, bireylerin ortak insanlıklarının farkına varmalarına olanak sağladığı için korkuyu şefkate dönüştürebilir. Kendi arzularımızın başlangıçta hoşlanmadığımız kişilere yansıdığını gördüğümüzde, olumsuz duygulara tutunmak daha zor hale gelir, bu da empati ve uzlaşmanın yolunu açar.