Tüm iş kültürü o kadar müdahaleci ve talepkar olmuştu ki insanlar bunu yapmak zorunda kaldı. Ve sonuç, sadece hayatlarını yaşamak, yürüyüşe çıktıkları, bir barda oturduğu, bir kitap okumak için çok az zaman bıraktılar. Hepsi işti.
(The whole culture of work had become so intrusive and demanding that people had to do it. And the result was that they were left with little time for simply living their lives, for going for a walk, for sitting in a bar, for reading a book. It was all work.)
Alexander McCall Smith'in "Yağmura Doğru Tutum" kitabında yazar, modern çalışma kültürünün nasıl ezici ve istilacı hale geldiğini yansıtıyor. İnsanlar, iş sorumluluklarının acımasız talepleri nedeniyle kendilerini işlerinde sıkışmış buluyorlar. Bu baskı, hayatın basit zevklerinden zevk almak için minimum fırsatlar bırakıyor.
Bu iş merkezli yaşam tarzının bir sonucu olarak, bireyler rahat bir yürüyüş yapmak, arkadaşlarınızla bir içkinin tadını çıkarmak veya okumaya katılmak gibi hayatlarını zenginleştiren aktiviteler için zaman ayırmak için mücadele ederler. Yazarın gözlemleri, iş ve kişisel yaşam arasında bir denge ihtiyacını vurgular ve iş esas olmakla birlikte, kişinin varlığının tamamını tüketmemesi gerektiğini vurgular.