Şanssız Solucan Olly, Radyo 4'te yayınlanan bir radyo oyunu. Peki ben neyim? - Sen, Hugo, beni kulak mememden öptü, geceleri televizyonda rastlayabileceğin, düşük bütçeli müstehcen bir Fransız filmi. Sabah pişman olacağını biliyorsun ama yine de izliyorsun. Avluda birisi unutulmuş bir şarkıyı ıslıkla çalıyor.

(So Unlucky Worm Olly is a radio play on Radio 4. And what am I? - You, Hugo, she kissed me on the earlobe, is a dirty low-budget French film, one that you happen to come across on TV at night. You know you'll regret it in the morning, but you watch it anyway. Down in the yard someone is whistling a forgotten song.)

by {David Mitchell}
(0 Yorumlar)

Radyo 4'teki bir radyo oyunu olan "Unglückswurm Olly"de anlatım, pişmanlık ve beklenmedik deneyim temalarını mizah yoluyla araştırıyor. Hugo karakteri, düşük bütçeli bir Fransız filmiyle karşılaştırılıyor, çekicilik ve ürkünçlüğün bir karışımını öneriyor, çünkü seyirci daha sonra pişman olabileceklerini bilseler bile filmin içine çekiliyor. Bu benzetme, bazen en iyisi olmasa da ilgi çekici bir şekilde dikkatimizi dağıtan şeylere nasıl düşkün olduğumuzun altını çiziyor.

Avluda unutulmuş bir şarkıyı ıslıkla çalan birine yapılan atıf, parçanın ruh halini güçlendiren bir nostalji ve özlem katmanı ekliyor. Bu unsur, David Mitchell'in "Kemik Saatleri"ndeki çalışmasının merkezinde yer alan hafıza ve zamanın geçişiyle olan derin bağlantıları yansıtıyor. Farklı ortamlar arasındaki etkileşim, hikayelerin çeşitli biçimlerde nasıl yankı bulduğunu vurgulayarak yaşamın karmaşıklıklarının ve yaptığımız seçimlerin keşfedilmesine olanak tanıyor.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
254
Güncelle
Ocak 21, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The Bone Clocks

Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}