Immanuel Kant, çalışmaları modern Batı felsefesinin temelini oluşturan Aydınlanma'nın önemli bir filozofuydu. 1724'te Prusya'da doğdu, her iki bakış açısının bir sentezini önererek hakim rasyonalizm ve ampirizm görüşlerine meydan okudu. Kant'ın en önemli katkısı, anlayışımızın deneyimle başladığını ancak bilginin aynı zamanda zihnimizin duyusal verileri yorumlamak için kullandığı doğuştan gelen kavramlarla da şekillendiğini öne süren bilgi teorisidir. Bu çığır açıcı fikir, sonraki nesil düşünürleri derinden etkileyen eleştirel felsefenin gelişmesine yol açtı. Kant, ahlak felsefesiyle, özellikle de ahlaki eylemlerin evrensel olarak uygulanabilir olması gerektiğini öne süren ve etik davranış için bir rehber görevi gören kategorik zorunluluk kavramıyla tanınır. İnsanlığı, ahlakı görev ve tüm akıl sahibi varlıkların doğasında var olan değer açısından görmeye yönlendirdi. Bu perspektif, özerkliği ve bireyleri bir amaca yönelik araç olarak değil, başlı başına bir amaç olarak ele almanın gerekliliğini vurgulamış ve böylece modern etik düşünce için bir çerçeve oluşturmuştur. Kant'ın çalışmalarının bir diğer dikkate değer yönü metafizik ve estetiği keşfetmesidir. Onun "Saf Aklın Eleştirisi" insan anlayışının sınırlarını ve algının gerçekliği şekillendirmedeki rolünü araştırıyor. "Yargı Eleştirisi"nde estetiği incelerken, güzelliğin ve sanatın doğasını araştırıyor; beğeni yargılarının öznel olmasına rağmen ortak bir insanlık duygusunu besleyebileceğini öne sürüyor. Kant'ın disiplinler arası etkisi felsefe, etik ve sanata yayılarak onu çağdaş felsefi söylemin geliştirilmesinde önemli bir figür haline getiriyor.
Immanuel Kant, özellikle Aydınlanma döneminde felsefe alanında önemli bir figürdü.
Onun eleştirel felsefesi, rasyonalist ve ampirist fikirleri sentezleyerek modern bilgi ve ahlak anlayışını şekillendirdi.
Kant'ın etkisi etiğin ötesinde metafizik ve estetiğe kadar uzanıyor ve dönüştürücü bir düşünür olarak mirasını sağlamlaştırıyor.