Peki ne? Diğer seçenek nedir? Pasif bir şekilde olayların olmasına izin verip sonra şunu söylemek: "Tut-tut, ne oldu bu"? Hepimiz insanları manipüle etmiyor muyuz? Onlardan açıkça bir seçim yapmalarını istesek bile, bunu, bizim yapmamız gerektiğini düşündüğümüz şekilde seçim yapmalarını sağlayacak şekilde çerçevelemeye çalışmıyor muyuz?
(And what? What's the other choice? To passively let things happen and then say: "Tut-tut, what at botch that was"? Don't we all manipulate people? Even if we openly ask them to make a choice, don't we try to frame it so they'll chose as we think they should?)
"Sürgündeki Ender"de Orson Scott Card, bireysel faillik ve yaptığımız seçimler hakkında düşündürücü bir soruyu gündeme getiriyor. Alıntı, harekete geçmeden olayları pasif bir şekilde kabul etmenin pişmanlık ve tatminsizliğe yol açtığını öne sürüyor. Okuyucuyu, sonuçların şekillendirilmesinde eylemsizliğe karşı proaktif katılımın sonuçlarını düşünmeye zorluyor.
Dahası, alıntı kişilerarası ilişkilerin ve etkinin doğasına da değiniyor. Herkesin, bir düzeyde, seçimler sunarken kasıtlı olarak veya başka şekilde başkalarına rehberlik etmeye çalıştığını öne sürer. Seçimlerin bu şekilde manipülasyonu, başkalarının kendi beklentileri veya inançlarıyla uyumlu kararlar vermesini görme yönündeki doğal arzuyu vurguluyor ve insan etkileşimlerinde karmaşık bir dinamik olduğunu öne sürüyor.