Sığırların oyu ya da bir görüşü ifade etme kelimeleri yoktu, ancak duyguları ülkedeki diğer her şeyin üstünde yer aldı.

(Cattle had no vote, nor the words to express a view, but their feelings ranked above just about everything else in the country.)

by {Alexander McCall Smith}
(0 Yorumlar)
"Beklenmedik Kız Kardeşlerin Evi" nde Alexander McCall Smith, sığırların derin duygusal manzarasını araştırıyor ve görüşlerini seslendirememelerine rağmen toplumun gözlerindeki önemlerini vurguluyor. Alıntı, bu hayvanların oy veya kelimelerden yoksun olmasına rağmen, duygularının ülkenin kültürü ve değerlerinde önemli bir ağırlık ve etkiye sahip olduğu bir düşünceyi yansıtıyor. Yazar, bu kontrastı ses ve değer arasındaki bağlantıyı vurgulamak için kullanır, bu da bazen konuşamayanların derin duygusal önem taşıdığını gösterir. Bu perspektif, okuyucuları empati ve saygının toplumdaki geleneksel ifade ve temsil biçimlerini aşma yolları üzerinde düşünmeye davet eder.

"Beklenmedik Kız Kardeşlerin Evi" nde Alexander McCall Smith, sığırların derin duygusal manzarasını araştırıyor ve görüşlerini seslendirememelerine rağmen toplumun gözlerindeki önemlerini vurguluyor. Alıntı, bu hayvanların oy veya kelimelerden yoksun olmasına rağmen, duygularının ülkenin kültürü ve değerlerinde önemli bir ağırlık ve etkiye sahip olduğu bir düşünceyi yansıtıyor.

Yazar, bu kontrastı ses ve değer arasındaki bağlantıyı vurgulamak için kullanır, bu da bazen konuşamayanların derin duygusal önem taşımadığını gösterir. Bu perspektif, okuyucuları empati ve saygının toplumdaki geleneksel ifade ve temsil biçimlerini aşma yolları üzerinde düşünmeye davet ediyor.

Stats

Kategoriler
Votes
0
Page views
149
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in The House of Unexpected Sisters

Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}