Yazar, seyahat dürtüsü ile evin rahatlığı arasında çelişkili bir arzuyu tartışıyor. Bunu, hayatının çeşitli yönlerinin onu rahatsız ettiği ve günlük aktiviteleri "çarpıcı ıslak maçlara" benzettiği bir çekme olarak tanımlıyor. Dünyayı keşfetme özlemi, evine nostaljik bir bağlılık ile eşleşiyor ve içsel bir mücadele yaratıyor.
Seyahat ettiğinde, düşünceleri ev kavramına dayanıyor, genellikle Eski Avrupa veya Floransa gibi yerlerde sakin anlar öngörüyor. Yine de, her deneyim onu havaalanına doğru sürükler, macera cazibesinin genellikle istikrar özleminden ağır bastığını, hem seyahat hem de ev tutkusunun karmaşıklığını vurguladığını öne sürüyor.