Tereddütün, her şeyden çok, beni sevinçten koruyan görünmez aksaklık olduğunu gördüm. Tüm anlamıyla ilgili anın, girip girmeyeceğimi yeniden değerlendirdiğim zaman ilerlediğini gördüm. Her zaman dürtüsel olmamız gerektiğini söylemiyorum. Daha da önemlisi, tekrar tekrar, ne yapmam gerektiğini gerçekten bildiğini ama sadece inkar ettiğini ve bu küçük tereddüt, gerçek olana girmek için bu küçük direniş olduğunu keşfettim, bu da hayatı tarafsız veya ulaşılamaz.
(I have found that hesitation, more than anything, has been the invisible hitch that has kept me from joy. I've found that the moment with all its meaningoften moves on by the time I've reconsidered whether or not to enter it. I am not saying we should always be impulsive. More to the point, I have discovered, again and again, that Iusually know what I need to do but just deny it, and it is this small hesitation, this small resistance to enter what is real, that makes life feel neutral or out of reach.)
Mark Nepo'nun "Uyanış Kitabı" ndan alıntıda yazar, tereddütün neşe deneyimleme ve anlamlı anları kucaklama yeteneğini nasıl engellediğini yansıtıyor. Aşırı düşünme eyleminin, yaşamla tam olarak etkileşime girip girmeyeceğini tartışırken kaçma fırsatlarına neden olabileceğini vurgular. Bu, mevcut olmanın ve şüphelere kapılmak yerine ne zaman harekete geçileceğini fark etmenin önemini vurgular.
Nepo, dürtüsellik her zaman ideal olmasa da, genellikle derinlerde ne yapması gerektiğini bildiğini, ancak küçük tereddütlerin onu geride tutmasına izin verdiğini öne sürüyor. Bu direniş, hayatın zenginliğinden bir ayrılma duygusu yaratabilir ve deneyimleri tatmin edici hissettirir. Nihayetinde, bu anlar hakkında daha büyük bir farkındalığı savunuyor ve daha canlı ve bağlantılı bir varoluş için gecikmeden onları kucaklamaya teşvik ediyor.