Başımı süpüren bir fırtına, olayları kovalayan bir fırtına, bu yüzden bana bir çağrının dibinden ve en üstten bir çağrıda ısrar ediyor ve varoluş düzenlemem gerekiyormuşum gibi bir çağrıda ısrar ettim ve beni ölümü tehdit eden dar bir köşede kuşatıldım.
(A storm sweeping my head, events chasing me, so I do not leave me an opportunity to keep looking at, from the bottom of a call and from the top insists on a call, and I am torn by the heart, as if I am required to organize existence and I am besieged in a narrow corner that threatens me death.)
Alıntı, hoparlörün zihninde, kaotik olayların acımasız olduğu ve netlik anlarını önlediği ezici bir kargaşa duygusu ifade ediyor. Bir fırtınanın görüntüleri, düşüncelerini kaplayan zihinsel sıkıntıyı gösterir.
Konuşmacı tuzağa düşmüş hissediyor, sanki bu kaosun ortasında varlıklarını yönetmeli ve umutsuzlukla tehdit ediliyor. Bu iç çatışma, hem iç hem de dış dünyalardan varoluşsal zorluklarla mücadeleyi yansıtan bir aciliyet ve tehlike hissi yaratır.