Bu çok basit bir şey, ama ego anında kapıyı açmak için taşıdığımızı bırakmayı reddediyoruz. Tekrar tekrar, bunu gerçekten öğrenme şansı sunuluyor: Bir şeylere tutunamayız ve giremeyiz. Ne taşıdığımızı bırakmalı, kapıyı açmalı ve sonra sadece içeri getirmemiz gerekenleri almalıyız.
(It's such a simple thing, but in a moment of ego we refuse to put down what we carry in order to open the door. Time and time again, we are offered the chance to truly learn this: We cannot hold on to things and enter. We must put down what we carry, open the door, and then take up only what we need to bring inside.)
Alıntı, yüklerimizin yeni fırsatları benimsemesine izin vermenin önemini vurgular. Egomuza ve taşıdığımız şeylere yapışma eğilimini yansıtır, bu da yeni deneyimlere veya alanlara girmemizi engelleyebilir. Bu ağırlıkları bırakmayı reddederek, kendi ilerlememizi ve büyümemizi yanlışlıkla engelliyoruz. Bir kapı açma eylemi, yeni olasılıkları karşılama anlamına gelir, ancak bu artık gerekli olmayanları serbest bırakma isteğini gerektirir.
NEPO, zihinlerimizi ve yaşamlarımızı dışlamanın önemini fark ettiğimizde gerçek öğrenme ve büyümenin meydana geldiğini ileri sürmektedir. Artık ihtiyacımız olanı bırakarak, yeni yaşam aşamalarına özgürce girebiliriz. İçeri girdikten sonra, sadece yolculuğumuz için gerekli olanı düşünceli bir şekilde ele alabilir, seçimlerimizdeki farkındalık ve niyet ihtiyacını vurgulayabiliriz. Bu süreç, şimdiki zamana daha iyi katılmamızı ve gerçek arzu ve ihtiyaçlarımıza uyum sağlamamızı sağlar.