Şimdi bu ayrımcılık-burnunuza baktığınızda, düzenli, sıcak ofisinizde işe gidebildiğinizden emin olmak için savaşan erkeklere. İnsanların sorunları bu-konforlarını besliyorlar, ama nereden geldiklerini bilmek istemiyorlar.
(Now that's discrimination-when you look down your nose at the very men who fought to make sure you could still go to work in your tidy, warm office. That's the trouble with people-they cherish their comforts, but they don't want to know where they come from.)
Alıntı, istikrarlı bir işin konforundan hoşlananlar ile başkaları tarafından bu çok ayrıcalıkları güvence altına almak için yapılan fedakarlıklar arasındaki bağlantıyı vurgular. İnsanların işçilerin katkılarını göz ardı etme eğilimini vurgular, genellikle emeklerini kabul ederken, kendileri rahat pozisyonlarda kalırlar. Bu kopukluk, bireylerin yaşam tarzlarını sürdürmeleri için zahmet edenlerin önemini düşürdükleri bir ayrımcılık biçimine yol açabilir.
Duygu, emeğe karşı toplumsal tutumların ve çeşitli endüstrileri destekleyen işçilerin daha geniş bir eleştirisini yansıtmaktadır. Yazar, birçok kişinin, böyle bir yaşam tarzına izin veren sıkı çalışmayı ve mücadeleleri kabul etmeden rahatlıklarının tadını çıkardığını belirtiyor. Bu fikir, kişisel rahatlık ve istikrar sağlamak için başkalarının kurbanlarına dikkat etmesi ve minnettar olması gerektiğini hatırlatır.