Acı veya umutsuzluktayken önemli görevimiz, ekşi duyguların her şeye dökülmesine izin vermek değil, böylece dünya duygumuzu lekeliyoruz. Yine de, kendimize olan duygumuzu besledikleri ve bulaştıkları duygularımızı içermemeye de dikkat etmeliyiz. Bu iki uç arasında bir yerler, her şeyi kişiselleştirmemek ve dünyayı sıkıntılarımızla boyamamak için sağlıklı ifadenin hayatını bekler.
(Our crucial task when in pain or despair is not to let the sour feelings spill into everything, so that we stain our sense of the world. Yet we must also take care not to so contain our feelings that they fester and infect our sense of ourselves. Somewhere between these two extremes waits the life of healthy expression, not personalizing everything and not painting the world with our troubles.)
Mark Nepo, duygusal acımızı ve umutsuzluğumuzu dengeli bir şekilde yönetmenin önemini vurgular. Olumsuz duygularımızın dünya algımızı renklendirmesine izin vermekten kaçınmamız gerekse de, onları iç zararlara neden olma noktasına kadar şişelemememiz gerektiğini de öne sürüyor. Duygularımızı hayatımızı boğmalarına veya dünya görüşümüzü çarpıtmalarına izin vermeden kabul edebileceğimiz bir orta zemin bulmak önemlidir.
Fikir, her olumsuz deneyimi kişiselleştirmeden veya mücadelelerimizin çevremizdeki her şeyi tanımlamasına izin vermeden duygularımızla yüzleşebileceğimiz sağlıklı bir ifade elde etmektir. Bu...