İnsanlar her zaman gidecek. Her zaman. Her zaman eski dünyadan daha iyi bir hayat yaratılabileceğine inanırlar. Ne olur, belki yapabilirler.
(People will always go. Always. They always believe the can make a better life than in the old world. What the hell, maybe they can.)
"Ender'in Oyunu"ndaki alıntı insan doğasının temel bir yönünü yansıtıyor: daha iyi fırsatların peşindeki amansız çaba. İnsanlar genellikle başka bir yerde daha tatmin edici bir hayat bulma umuduyla tanıdık çevrelerini terk ederler. Bireyler çoğunlukla mevcut durumlarının değerini hafife alırken, ötesinde olanı idealize ettikleri için, bu iyileştirme arayışı eğilimi derinlere kök salmıştır.
Açıklama aynı zamanda daha iyi bir hayata ulaşma olasılığına dair düşündürücü bir soruyu da gündeme getiriyor. Bu, ayrılma dürtüsünün tatminsizlikten kaynaklanabileceğini, ancak yolculuğun her zaman daha büyük bir şeye yol açma ihtimalinin bulunduğunu öne sürüyor. Sonuçta bu fikir, bireyleri yeni ufuklar keşfetmeye iten macera ruhunu ve umudu kapsıyor.