Peter, neden bunu Peter Wiggin için altın bir fırsat olarak gördüğünü düşünüyorum? İkimiz için de Val. Peter, on iki yaşındasın. Ben on yaşındayım. Bizim yaşımızdaki insanlara bir sözleri var. Bize çocuk diyorlar ve bize fare muamelesi yapıyorlar. Ama biz diğer çocuklar gibi düşünmüyoruz, değil mi Val? Biz diğer çocuklar gibi konuşmuyoruz. Ve hepsinden önemlisi biz diğer çocuklar gibi yazmıyoruz. Ölüm tehditleriyle başlayan bir tartışmada Peter, sanırım konudan saptık.
(Peter, why do I get the idea that you are thinking of this as a golden opportunity for Peter Wiggin? For both of us, Val. Peter, you're twelve years old. I'm ten. They have a word for people our age. They call us children and they treat us like mice. But we don't think like other children, do we, Val? We don't talk like other children. And above all, we don't write like other children. For a discussion that began with death threats, Peter, we've strayed from the topic, I think.)
"Ender'in Oyunu"ndan alınan bu alıntıda Peter ve Val, yaşlarından dolayı kendilerini küçümseyen bir dünyada genç bireyler olarak kendilerine özgü bakış açılarını yansıtıyorlar. Peter, çocukların yalnızca "fareler" olarak algılandığını, genellikle göz ardı edilen varlıklar olduğunu kabul ediyor, ancak hem kendisi hem de Val, düşüncelerinde ve ifadelerinde bir üstünlük duygusu hissediyor. Düşüncelerinin ve yeteneklerinin onları akranlarından ayırdığının farkındadırlar.
Ölüm tehditleriyle ilgili konuşmaları başlangıçtaki ciddiyetine rağmen, tartışma ilişkilerinin daha derin bir katmanını ortaya çıkarıyor. Bu paylaşım, Peter'ın hırsını ve Val'in onların potansiyeline ilişkin anlayışını vurgulayarak, riskli bir ortamda çocukluğun karmaşıklığını gözler önüne seriyor. Diyalogları, yaşın olgunluğu veya zekayı tanımlamadığını vurguluyor ve yetişkinlerin sıklıkla gözden kaçırdığı beceri ve içgörülere sahip olduklarını öne sürüyor.