Kurban hayatın bir parçasıdır. Olması gerekiyordu. Pişman olacak bir şey değil. Arzulanacak bir şey. Bazen değerli bir şey feda ettiğinizde, gerçekten kaybetmezsiniz. Sadece başka birine aktarıyorsun.
(Sacrifice is a part of life. It's supposed to be. It's not something to regret. It's something to aspire to. Sometimes when you sacrifice something precious, you're not really losing it. You're just passing it on to someone else.)
Hayatta fedakarlık, deneyimlerimizin kaçınılmaz ve ayrılmaz bir parçasıdır. Bu anlardan pişman olmak yerine, onları büyüme ve bağlantı fırsatı olarak kucaklamayı arzu etmeliyiz. Fedakarlık kaybı ifade etmez; Bunun yerine, hem vericiyi hem de alıcıyı zenginleştiren güçlü bir verme ve paylaşım eylemidir.
Değer verdiğimiz bir şeyi bıraktığımızda, onu kaybetmediğimizi değil, daha fazla ihtiyaç duyabilecek birine aktardığımızı görebiliriz. Bu perspektif bizi fedakarlıkları başkalarının yaşamlarına anlamlı katkılar olarak görmeye teşvik ederek, hepimizi birbirine bağlayan insanlık ve merhamet bağlarını güçlendirmeye teşvik ediyor.