Pek çok kez insanların ellerini sıktıklarını ve 'Hayattaki görevimin ne olduğunu bilmek istiyorum' diyenleri göreceksiniz, tüm süre boyunca insanları karayolunda keserken, insanlara zaman vermeyi reddederek, arkadaşlarını incittiği için cezalandırıyorlar duyguları ya da yaptıkları hakkında yalan söylüyorlar.

(So many times you will see people wringing their hands and saying 'I want to know what my mission in life is,' all the while they are cutting people off on the highway, refusing to give time to people, punishing their mate for having hurt their feelings or lying about what they did.)

by {Richard Nelson Bolles}
(0 Yorumlar)

"Paraşütünüz ne renk?", Richard Nelson Bolles, bireylerin hayatlarının misyonunu ararken karşılaştıkları ortak ikilemi tartışıyor. Amaçlarını keşfetme arzusunu ifade eden, ancak farkındalık ve empati eksikliğini yansıtan olumsuz davranışlarda bulunan insanlarda ironiyi vurgular. Otoyolda kaba olmak veya sevdiklerine karşı kin tutma gibi eylemler, istekleri ve gerçek davranışları arasında bir kopukluk ortaya çıkarır.

Bu kontrast, kişisel anlamı araştırmanın sadece kendini yansıtma değil, aynı zamanda bireylerin başkalarıyla nasıl etkileşime girdiği ile ilgili olduğunu göstermektedir. Kişinin hayattaki misyonunu gerçekten anlamak için, günlük etkileşimlerde nezaket ve anlayış geliştirmek gerekir, bu da kişisel gelişimin hem içgözlemi hem de başkalarının tedavisini içerdiğini düşündürmektedir. Bu yönleri dengelemek, gerçek kendini keşfetme ve yerine getirme için çok önemlidir.

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Ama aşk birçok biçim alır ve herhangi bir erkek ve kadın için aynı değildir. O zaman insanların buldukları belirli bir aşktır.
by {Mitch Albom}