Bazen okuduğumda, sayfalar arasındayken sadece kurgu değil. Gerçek. Kalbim öpüştüklerinde yarışıyor ve aptalca şeyler yaptıklarında şok oluyorum. Kötü seçimlerine ve kötü adamlara bağırıyorum ve bazen ağlıyorum. Bir kitap birinden böyle gerçek bir duygu ortaya çıkarabilirse, eğer bir hikaye o kadar güçlü olabilirse, karakterlerin hissettiği her şeyi hissedersiniz, o zaman okumak asla sıkıcı olamaz.
(Sometimes, when I read, it's not just fiction while I'm between the pages. It's real. My heart races when they kiss, and I get shocked when they do dumb stuff. I yell at their bad choices and the bad guys, and sometimes, I even cry. If a book can elicit such real emotion from somebody, if a story can be so powerful you feel everything the characters are feeling, then reading can't ever be boring.)
Okuma deneyiminde, duygular o kadar yoğun olabilirler ki inanılmaz derecede gerçek hissederler. Bir hikayeye daldığında, okuyucular genellikle karakterlerin eylemlerine fiziksel ve duygusal olarak tepki gösteriyor, romantik anlarda heyecan hissediyorlar ve kötü kararlarındaki hayal kırıklığı buluyorlar. Bu tür tepkiler, anlatı ve karakterleriyle derin bir bağlantıyı gösterir.
Hikaye anlatımının gücü, okuma eylemini sürükleyici bir deneyime dönüştürerek gerçek duyguları uyandırma yeteneğinde yatmaktadır. Okuyucular zaferleri için bir karakter veya tezahürat için ağladıklarında, iyi yazılmış bir kitabın derin etkisini ortaya çıkarır. Emma Hart'ın "Dirty Little Rendezvous" da gösterildiği gibi, sürükleyici bir masal okuyucunun kalbini ve zihnini büyüleyebilir ve heyecan verici bir çaba gösterebilir.