Dünya kaynakları tükeniyordu, küresel ısınma bilim kurgu değil bilim gerçek olarak tanınmaya başlamıştı ve eğer insan, mahkum bir gezegende başka bir mahkum organizma olmak yerine şeylerde bir rol oynamak için gelişecekse, eğer teknosfer saf biyolojik süreçlerin yerini alacaksa, daha sonra ya da daha sonra mars, başlangıçta başka yerlerde yaşamı tohumlamaya ihtiyaç duyuyorduk.
(The earth was running out of resources, global warming was beginning to be recognized as science fact and not science fiction, and if man was to evolve to play a part in things instead of being just another doomed organism on a doomed planet, if the technosphere was going to replace pure biological processes, then sooner or later we'd have to seed life elsewhere-on Mars, to begin with.)
Dünya, bir bilim kurgu senaryosundan kabul edilen bir bilimsel gerçeğe kaymış olan kaynakların ciddi bir tükenmesi ve yadsınamaz küresel ısınmanın gerçekliğiyle karşı karşıya. Bu çıkmaz, insanlığın adapte olma ve gelişmesi için aciliyetini vurgular, kötüleşen bir gezegendeki sadece bir türden teknoloji ile entegre olan sürdürülebilir bir varlığa dönüşür. Teknolojinin biyolojik süreçleri artırdığı bir kavram olan teknosfer, evrimimizde öncelikli olmalıdır.
Yaşamın geleceğini bildiğimiz gibi güvence altına almak için, Mars'tan başlayarak diğer gezegenleri kolonileştirme olasılığını keşfetmeliyiz. Bu keşif sadece hayatta kalmakla değil, çevremizle simbiyotik bir ilişkiyi yeniden kurmak ve insanlığın Dünya'nın ötesine geçmesini sağlamakla ilgilidir. Ev gezegenimizdeki kaynaklar azaldıkça, başka bir yerde yaşamı tohumlama gereği, teknolojik ve biyolojik mirasımızın devamı için önemli bir çaba haline gelir.