Her bahar tohumunu toprağa atan, zamanını ve zamanını doğa şartlarına karşı bahse sokan çiftçinin iflah olmaz iyimserliği, öncü atalarının "daha uzak olması daha iyi" inancıyla ayrılmaz bir şekilde karışıyor gibiydi; yalnızca uzayda daha uzak olmak yerine, zamanda daha uzaktaydı, batının uzak ufku yerine önümüzdeki yılların ufku üzerindeydi.
(The incurable optimism of the farmer who throws his seed on the ground every spring, betting it and his time against the elements, seemed inextricably to blend with the creed of her pioneer forefathers that "it is better farther on"-- only instead of farther on in space, it was farther on in time, over the horizon of the years ahead instead of the far horizon of the west.)
Bu pasaj, doğanın yarattığı belirsizliğe rağmen her baharda tohum eken çiftçilerin sarsılmaz iyimserliğini yansıtıyor. Çiftçilerin çabalarının verimli bir gelecek sağlayacağına güvenerek yalnızca zamanlarını değil aynı zamanda hayallerini de toprağa yatırdıkları için ekime olan bu bağlılık umut verici bir kumarı temsil ediyor.
Ayrıca bu bakış açısı, yazarın ileride daha iyi fırsatlar vaadine inanan öncü atalarının felsefesiyle de bağlantılıdır. Ancak batıdaki yeni topraklara bakmak yerine, gelecek yıllardaki büyüme ve ilerleme açısından geleceğin neler getireceğine odaklanan ileriye dönük bir zihniyeti vurguluyor.