Paul Mitchell'in "Zamanın Unuttuğu Adam" adlı eserinde, bir adamın birdenbire ortaya çıkmasıyla olağanüstü bir olay meydana gelir ve İsa ve David Bowie gibi ikonik figürlerle paralellikler kurar. Onun gelişi etrafındakilerin dikkatini çeker, onları şaşkınlık ve şaşkınlık içinde bırakır. Görünüşünü çevreleyen gizemli koşullar, kimliği ve amacı hakkında merak ve spekülasyonlara yol açıyor.
Anlatı merak uyandıran temaları ve beklenmedik olayların sıradan yaşamlar üzerindeki etkisini araştırıyor. Hikaye ilerledikçe adam bir umut ve ilham sembolü haline gelir ve onunla karşılaşanları kendi inançlarını ve arzularını yeniden değerlendirmeye teşvik eder. Mitchell, bu karakter aracılığıyla insan deneyimini ve kaotik bir dünyada anlam arayışını inceleyen bir hikaye örüyor.