Yol, gölgeli bir denizde bir ay ışığı şeridi. Rüzgar, bizi o büyük ve güçlü ağaca çağıran bir şarkı söylüyor. Bizim, yosun akadilerine kaplı, liken ve otesthen ile sarılmış yosun akadilerine kaplı, yosunların greenowlsıyız. Fuar ve kare oynuyoruz- bir spor çok için.

(The path is a ribbon of moonlight across a dusky sea.The wind sings a song that beckons us To that great and mighty tree.We are the Greenowls of Ambala, clad in raiments of moss,Sprigged with lichens and grassesThen gilded with silvery frost.Fair and square we play- for a sporting lot we are.We ride the boisterous Balefire gustsAnd we reach for every star.)

by {Kathryn Lasky}
(0 Yorumlar)

Şiir, karanlık bir deniz üzerinde ay ışığıyla aydınlatılan parıldayan bir yol olarak tasvir edilen mistik bir yolculuğu anlatıyor. Karşılayan bir rüzgar, maceracıları belki de bir bilgelik veya topluluk kaynağını sembolize eden büyük bir ağaca doğru çağırır. Görüntüler, okuyucuyu doğanın ve bilinmeyenlerin cazibesini hissetmeye davet eden büyülü ve sakin bir atmosfer öneriyor.

Ambala'nın Greenowls, yosunların dünyevi tonları giymiş ve doğadan unsurlarla süslenmiş, eğlenceli ve canlı bir ruh somutlaştırır. Yıldızlara dokunma arayışlarında yansıtıldığı gibi, çevrelerine katılıyorlar, güçlü rüzgarlara biniyorlar ve büyüklük için istekliyorlar. Bu tasvir, hem maceracı özlerini hem de doğal dünyayla bağlantılarını vurgular, arkadaşlık ve keşiflerin canlı bir resmini yaratır.

Stats

Kategoriler
Book
Votes
0
Page views
40
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Other quotes in book quote

Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}
Öldüğünde huzur duymalısın mı? '' Barışın var, 'dedi yaşlı kadın,' Kendinle yaptığınızda.
by {Mitch Albom}
Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
'Depresyonda' olduğunu söylüyorsun ama benim gördüğüm tek şey dayanıklılık. Kendinizi berbat ve içten dışa doğru hissetmenize izin verilir. Bu kusurlu olduğunuz anlamına gelmez; sadece insan olduğunuz anlamına gelir.
by {David Mitchell}