Dünya bir zamanlar Titus Oates'in kendi kendine yapılan kitabesi tarafından perili oldu: Dışarı çıkıyorum ve biraz zaman olabilir. İçeri giriyoruz ve biraz zaman olabiliriz, içerideyiz ve bir süredir yaptık. Cesaret şiiri, sürekli yeniden anlatım hikayesi tarafından üstesinden gelen sonsuz açık kanalın sanatı olan hapsetme şiiri ile değiştirilir. Kış risklerinden başarılı bir şekilde çekilmemiz yoğunluklarının azalmasını sağlar. Hepimiz içeri girdik ve biraz zaman olabilir.

(The world was once haunted by Titus Oates's self-made epitaph: I am going outside and may be some time. Well, we are going inside and may be some time, we are inside, and have been for awhile. The poetry of courage is replaced by the poetry of confinement, the art of the endless open channel overtaken by the art of the perpetually retold tale. Our successful withdrawal from the risks of winter makes for a lessening of its intensities. We have all gone inside, and may be some time.)

by {Adam Gopnik}
(0 Yorumlar)

Çalışmasında "Kış: Sezonda Beş Pencere" Adam Gopnik, insan deneyimindeki keşif cesaretinden bir hapsetme durumuna geçiş üzerine yansıyor. Titus Oates'in dokunaklı sözlerine atıfta bulunur, kapalı olma duygusunu uyandırır ve hatta belki de dünyadan geri çekilir. Toplum kışın zorluklarıyla boğuştukça, bu değişim hem mevsim hem de çevremizle nasıl etkileşime girdiğimizde bir dönüşümü vurgular.

"İçeri girme" metaforu sadece fiziksel hapsetmeyi değil, aynı zamanda yaşamın belirsizliklerinden duygusal ve psikolojik bir geri çekilmeyi de önerir. Gopnik’in gözlemi, genellikle kışın zorluklarıyla ilişkili canlılığı azaltan bir güvenlik kabulünü gösterir. Kışın vahşi güzelliğini kutlamak yerine, insanlar masallarını anlatmaya yöneldiler ve deneyimlerinin sınırları ile şekillenen bir esneklik anlatısını vurguladılar.

Stats

Kategoriler
Author
Votes
0
Page views
45
Güncelle
Ocak 23, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}