Kendim için ağladığım ve ağladığım ve yas tuttuğum bazı sabahlar var. Bazı sabahlar, çok kızgın ve acıım. Ama çok uzun sürmez. Sonra kalkıp 'yaşamak istiyorum ..' diyorum. Şimdiye kadar yapabildim. Devam edebilecek miyim? Bilmiyorum. Ama kendime bahse girerim. ' Koppel, Morrie ile son derece alınmış gibi görünüyordu. Ölümün teşvik ettiği alçakgönüllülüğü sordu.

(There are some mornings when I cry and cry and mourn for myself. Some mornings, I'm so angry and bitter. But it doesn't last too long. Then I get up and say, 'I want to live..' 'So far, I've been able to do it. Will I be able to continue? I don't know. But I'm betting on myself I will.' Koppel seemed extremely taken with Morrie. He asked about the humility that death induced.)

by {Mitch Albom}
(0 Yorumlar)

Mitch Albom'un "Morrie ile Salı günleri", ölümün duygusal kargaşasıyla boğuşan Morrie Schwartz'ın dokunaklı yansımalarını yakalar. Morrie, durumuna doğal tepkiler olan zaman zaman derin üzüntü ve öfke yaşadığını itiraf ediyor. Bununla birlikte, karşılaştığı zorluklara rağmen hayatı kucaklama kararlılığını vurgulayarak bu duyguların geçici doğasını vurgular. Dayanıklılığı, iç gücüne güvenerek tam olarak yaşamaya bir taahhütte bulunurken parlıyor.

Morrie'nin görüşleri, Morrie'nin yaşam ve alçakgönüllülük konusundaki bakış açısından giderek büyülenen Albom'u derinden etkiliyor. Morrie’nin Grace ile ölümle yüzleşme yeteneği, anlamlı bir şekilde yaşamanın önemine olan inancını paylaştığı için onu etrafındaki kişilere ilham vermeye yönlendirir. Yolculuğu, insan ruhunun mortalite karşısında bile umut ve sevinç arama kapasitesinin bir kanıtıdır.

Stats

Kategoriler
Author
Votes
0
Page views
46
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Taffy. Taffy hakkında düşünüyor. Şimdi dişlerini dışarı çıkaracağını düşünüyor, ama onunla yemek demek olursa, her neyse onu yiyecektir.
by {Mitch Albom}
Küçük kasabalar metronom gibidir; En ufak bir hareketle, vuruş değişir.
by {Mitch Albom}
Bakın, eğer bilimin eninde sonunda Tanrı'nın olmadığını kanıtlayacağını söylüyorsanız, bu konuda farklı olmalıyım. Ne kadar küçük bir kurbağa yavrusuna, bir atoma kadar götürseler de, arayışın sonunda her zaman açıklayamadıkları bir şey, her şeyi yaratan bir şey vardır. Ve diğer tarafa ne kadar gitmeye çalışırlarsa çalışsınlar - yaşamı uzatmak, genlerle oynamak, şunu klonlamak, şunu klonlamak, yüz elliye kadar yaşamak - bir noktada hayat biter. Peki sonra ne olur? Hayat ne zaman sona erer? Omuz silktim. Anlıyorsun? Arkasına yaslandı. Gülümsedi. Sona geldiğinizde, Tanrı'nın başladığı yer burasıdır.
by {Mitch Albom}
Benim yerime senin ölmen gerektiğini söylüyorsun. Ama dünyada bulunduğum süre boyunca benim yerime de insanlar öldü. Bu her gün oluyor. Siz gittikten bir dakika sonra yıldırım düştüğünde veya içinde olabileceğiniz bir uçak düştüğünde. Meslektaşınız hastalandığında ve siz hastalanmadığınızda. Biz bu tür şeylerin rastgele olduğunu düşünüyoruz. Ama her şeyin bir dengesi var. Biri solar, diğeri büyür. Doğum ve ölüm bir bütünün parçalarıdır.
by {Mitch Albom}
Doğum ve ölüm arasında çok fazla can alıyoruz. Çocuk olmak için bir hayat. Yaşlanacak bir hayat. Gezmek, yerleşmek, aşık olmak, ebeveyn olmak, vaatlerimizi test etmek, ölümlerimizi gerçekleştirmek ve bazı şanslı durumlarda, bu farkındalıktan sonra bir şeyler yapmak için bir hayat.
by {Mitch Albom}
Sorun görünümünde gergin olma eğilimim var. Tehlike yaklaştıkça daha az gerginleşirim. Tehlike el altında olduğunda, şiddetli bir şekilde şişerim. Saldırganımla boğuşurken, korkmadan ve çok az yaralanma düşüncesiyle bitirmek için savaşıyorum.
by {Jean Sasson}
Ancak mürekkep fırçasının bir mahkumun zihninin iskelet anahtarı olduğunu düşünüyor.
by {David Mitchell}
Yalan söylemek var," diyor annem, talimatları yazdığı zarfı çantasından çıkarırken, "ki bu yanlış, bir de doğru izlenimi yaratmak var ki bu da gerekli.
by {David Mitchell}
Rahibe dedi ki, dili affedebilirim. Annene müstehcen bir jest yapmanı affedebileceğimden emin değilim. Holland, "Onu tanıyor olmalısın," dedi. Eğer onu tanısaydın sen de ona parmağını verirdin.
by {John Sandford}
Sınırlı insanların elindeki sınırsız güç her zaman zulme yol açar.
by {David Mitchell}