Bu ülkede birçok yanlış şey var, ancak hala doğru olan birkaç şeyden biri, bir insanın gerçekten istediği takdirde organize saçmalıktan uzak durabilmesidir. Bu lanet olası bir lüks ve ben olsaydım, yapabildiğiniz zaman bundan yararlanırdım.
(There's a lot of things wrong with this country, but one of the few things still right with it is that a man can steer clear of the organized bullshit if he really wants to. It's a goddamned luxury, and if I were you, I'd take advantage of it while you can.)
Hunter S. Thompson'un çalışmasında, gümüş bir astarı vurgularken ulusun karşılaştığı çeşitli sorunları yansıtıyor: toplumsal saçmalıklardan kaçınma yeteneği. Bireylerin organize sistemler tarafından oluşturulan karmaşıklıklar ve kaos etrafında gezinmesinin mümkün olduğunu kabul eder. Thompson'a göre bu seçim nadir ve değerli bir fırsat.
Thompson, okuyucuları hala yapabilirken bu lüksü ele geçirmeye çağırıyor, bu da "organize saçmalıktan" çıkmanın hem kişisel bir özgürlük hem de geçerli sorunlardan gerekli bir kaçış olduğunu gösteriyor. Onun duygusu, yaygın işlev bozukluğu karşısında bireysel ajansın önemini çağrıştırıyor.