Bu yakınlık gerekli değildir; Kimse beni en içsel kendimi açmaya ve onu çıplak, savunmasız, bir başkasının - sadece cemaatin sevinci için koymaya zorlamıyor.
(This intimacy is not necessary; no one is compelling me to open my inmost self and lay it naked, undefended, against that of another – merely for the joy of the communion.)
Alıntı, en derin benliklerimizi başkalarıyla paylaşma eyleminin bir gereklilik değil, bir seçim olduğu fikrini yansıtır. Güvenlik açığının, yükümlülükten ziyade bağlantı arzusundan kaynaklanan güzel bir deneyim olabileceğini vurgular. Konuşmacı, onları en içteki düşüncelerini ve duygularını ortaya çıkarmaya zorlayan bir dış basınç olmadığını kabul eder; Bunun yerine, böyle bir cemaatin getirebileceği sevinçten kaynaklanan gönüllü bir eylem.
Bu samimiyet kavramı, ilişkilerin karmaşık doğasını vurgular, bu da kişinin gerçek benliğini paylaşarak oluşturulan bağın anlamlı bağlantılara yol açabileceğini düşündürmektedir. Bununla birlikte, kişi başka biriyle açık ve korumasız olmayı seçtiğinde yer alan doğal riskleri de kabul eder. Nihayetinde, bu bağlantının sevinci ve bireylerin samimiyeti isteyerek kucaklamaya iten anlayış arayışıdır.