Şaşırtıcı olan, küçük hassas ellerinin dokunmasıydı, maymun parmaklarının birbirlerine yaslanmasıydı. Uyumalarına izin veren bu küçük sürekli dokunuş olduğu açıktı. Dokundukları sürece, bırakabilirlerdi. Güvenlerini ve sadeliğini kıskandım. Bağımsızlıkta insan iddiasının hiçbiri yoktu. Barışı deneyimlemek için birbirlerine açıkça ihtiyaç duyuyorlardı. Biri karıştırdı ama uyanmadı, diğeri uykuya, parmaklarını dokundu. Dokunma hayatını ne kadar derinden ödüllendiriyor.
(What was amazing was that their small delicate hands were touching, their monkey fingers leaning into each other. It was clear that it was this small sustained touch that allowed them to sleep. As long as they were touching, they could let go. I envied their trust and simplicity. There was none of the human pretense at independence. They clearly needed each other to experience peace. One stirred but didn't wake, and the other, in sleep, kept their fingers touching. How deeply rewarding the life of touch.)
Bu pasajda, yazar iki kişi arasındaki dokunaklı bağlantıyı yansıtır ve hassas ellerinin nasıl iç içe geçtiğini gözlemler. Aralarındaki bu basit temas, uyumalarını sağlayan bir rahatlık ve barış kaynağı olarak tasvir edilir. Dokunuşları, insan bağımsızlığının ve iddiasının karmaşıklıklarıyla zıt olan birbirlerine derin bir güveni ve güvenini sembolize eder. Gerçek barışın, duygusal destek ve güvenin bulunduğu yakın ilişkilerde genellikle bulunabileceğini düşündürmektedir.
Yazar, karmaşık olmayan bağlarına karşı bir kıskançlık duygusunu ifade eder ve dokunuşun refahı üzerindeki derin etkisini vurgular. Bu an, insanların doğası gereği sosyal yaratıklar olduğu ve çoğu zaman huzur elde etmek için birbirlerine ihtiyaç duydukları fikrini göstermektedir. Bir kişinin diğeri ile teması sürdürürken uyanmadan karıştırılan görüntüsü, bağlantılarının derinliğini ve bu tür samimi etkileşimlerden gelen yerine getirmeyi vurgulamaya hizmet eder.