"Dağların Beyond Dağları" adlı kitabında Tracy Kidder, önemli riskler alan bireyler hakkındaki anlatıların, bu yaşamları daha yönetilebilir veya kabul edilebilir bir şekilde çerçeveleyerek okuyucunun rahatsızlığını nasıl hafiflettiğini tartışıyor. İnsanlar toplumsal normlara meydan okuyanların seçimlerini keşfettiklerinde, eylemlerini cesaretlerini veya bağlılıklarını küçümseyen, onları daha derin bir amacın meşru arayışlarından ziyade sadece eksantriklikler olarak kılan terimlere dönüşmek cazip gelebilir. Bu eğilim, okuyucu ve bu tür bireylerin karşılaştığı sert gerçekler arasında bir kopukluğu artırabilir.
Kidder, gerçeği yumuşatma eğiliminin bu olağanüstü yaşamların gerçek anlayışını zayıflattığını ileri sürüyor. Yazarlar, cömertlik eylemlerini sadece saplantıya veya patolojiye bağlılığa indirgeyerek, özgünlük üzerindeki konfora öncelik verebilirler. Bu yaklaşım, yaşamın zorlayıcı karmaşıklıklarından otantik bir şekilde düşer ve okuyucuların geleneksel beklentilere meydan okumaya cesaret edenlerin yaşamlarını şekillendiren zorluklar ve değerlerle tamamen boğuşmasını engelleyebilir. Bu temaların daha derin bir keşfi, güçlü, hayat değiştiren çabalara bağlı bireyler tarafından yapılan fedakarlıklar için daha derin bir takdiri teşvik edebilir.