Siz insanlar her zaman birbirinizi kilit altında tutuyorsunuz. Hücreler. Zindanlar. İlk hapishanelerinizden bazıları, insanların kendi atıklarını döktüğü kanalizasyonlardı. Başka hiçbir canlıda bu kadar kibir -kendini sınırlamak- yoktur. Bir kuşun başka bir kuşu hapsettiğini hayal edebiliyor musunuz? Bir atı hapseden bir at mı? Özgür bir ifade biçimi olarak bunu asla anlamayacağım. Sadece bazı hüzünlü seslerimin böyle yerlerde duyulduğunu söyleyebilirim. Kafesteki şarkı asla şarkı değildir. Bu bir ricadır.


(You humans are always locking each other away. Cells. Dungeons. Some of your earliest jails were sewers, where men sloshed in their own waste. No other creature has this arrogance-to confine its own. Could you imagine a bird imprisoning another bird? A horse jailing a horse? As a free form of expression, I will never understand it. I can only say that some of my saddest sounds have been heard in such places. A song inside a cage is never a song. It is a plea.)

(0 Yorumlar)

Yazar, insan davranışları üzerine düşünürken, hapsetmenin acımasız gerçekliğini ve bireyleri hapsetmenin ardındaki kibri vurguluyor. Diğer canlıların nasıl kendi türlerini asla hapsetmeyeceğine dair düşündürücü bir soru soruyor ve bunu insanların hapishaneler ve hücreler yaratma eğilimiyle karşılaştırıyor. Bu, insanların birbirlerine davranış biçimleriyle ilgili derin bir üzüntüyü yansıtıyor; çoğu zaman onların varlığı yalnızca mahkumların varlığına indirgeniyor.

"Kafesteki şarkı" kavramı, hapsedilmenin verdiği acıyı ve özlemi vurguluyor. Yazar, esaret altında söylenen bir şarkının gerçek özünden yoksun olduğunu, yardım çığlığına dönüştüğünü aktarıyor. Bu dokunaklı tasvir, hapsetmenin yol açtığı duygusal ve psikolojik bedeli gösteriyor ve özgürlüğün gerçek ifade ve yaratıcılığın hayati bir yönü olduğunu öne sürüyor.

Page views
24
Güncelle
Ocak 22, 2025

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.