Ve sizce Tanrı'yı doğasını değiştirmeye ikna edeceğine inanmayı reddetmeniz mi? O hakkında ne düşünürseniz düşünün. Amerikalıların inandıklarına rağmen, evren bir demokrasi değildir. Gerçek çoğunluk tarafından belirlenmez. Cehenneme gelince, eğer Tanrı kadar adil ve kutsal olsaydınız, tüm insanların cehennemi hak ettiğini anlarsınız. Erkeklerin cehenneme gitmesi gereken bir bulmaca değil. Bulmaca, erkeklerin cennete gitmesi gerektiğidir.
(And do you think your refusal to believe will convince God to change his nature? He is who he is no matter what you think of him. Despite what Americans believe, the universe is not a democracy. Truth is not determined by the majority. As for hell, if you were as just and holy as God is, you would understand that all men deserve hell. It is no puzzle that men should go to hell. What is a puzzle is that men should go to heaven.)
Alıntı, Tanrı'nın değişmeyen doğasını vurgular ve kişinin inançsızlığının özünü etkilemediğini iddia eder. Evrenin popüler görüşten etkilenmeyen mutlak gerçekler altında çalıştığını göstermektedir. Bu nedenle, ilahi adalet kavramı, Tanrı'nın kutsallığı ve adaleti ile uyumlu bir şey olarak cehennemin varlığına temel bir inancı vurgulayarak sunulur.
Ayrıca, alıntı okuyucuyu cennet kavramını düşünmeye zorlar. Cehennemin kaderi adil ve hak ediyor olsa da, gerçekten dikkate değer ve yansımaya layık olan cennete yol açan lütuf fikridir. Bu perspektif, ilahi otorite çerçevesinde adalet ve merhamet arasındaki dengeyi daha derin bir şekilde anlamaya davet ediyor.