Karakter, yürürken, yaklaşmakta olan bir kıyamet duygusu ile işaretlenmiş yönünü bozan ve gerçeküstü bir an yaşar. Kendini tehlikeli bir şekilde bir uçuruma yakın bulur, potansiyel olarak düşmenin kimsesi görmeden düşmesinin aşağılanmasını düşünür. Bu an, olası düşüşünün bile fark edilmeyeceğini fark ettiği için onun izolasyonunu ve varlığının boşluğunu vurguluyor.
Bu kasvetli manzarada, çevre insan acılarına ve gururuna kayıtsız görünüyor. Cansız taşlar ve solgun yabani otlar, karakterin önemsiz duygularının ve insan deneyimlerinin geçici doğasının altını çizen, hafıza veya onaydan yoksun bir dünyayı sembolize eder. Bu, umursamayan bir dünyada varoluş ve anlam eksikliği hakkında daha derin bir yorum önerir.