Diyet acımasızdı; İnsan haklarının kötüye kullanılması idi. Evet, buydu ve kendisinin bu şekilde manipüle edilmesine izin vermemelidir. Kendini durdurdu. Böyle düşünmek, diyeti kırmak için bahaneler bulmaktan başka bir şey değildi. MMA Ramotswe bundan daha sert şeylerden yapılmıştı ve bu yüzden ısrar etti.
(Dieting was cruel; it was an abuse of human rights. Yes, that's what it was, and she should not allow herself to be manipulated in this way. She stopped herself. Thinking like that was nothing more than coming up with excuses for breaking the diet. Mma Ramotswe was made of sterner stuff than that, and so she persisted.)
MMA Ramotswe, diyetle mücadelelerini yansıtıyor, onu kişisel hakları ihlal eden bir zulüm biçimi olarak algılıyor. Bu düşüncelerin bir diyete olan bağlılığını terk etmek için mazeret olabileceğini kabul ediyor. Bu tür ayartmalara rağmen, MMA Ramotswe çabalarında istikrarlı ve esnek kalmaya karar verir, bu olumsuz düşüncelere direnme gücüne sahip olduğunu anlar.
Bu iç çatışma sadece kararlılığını değil, aynı zamanda öz disiplin ve toplumsal beklentilere yönelik duygularının karmaşıklığını da vurgular. MMA Ramotswe'nin karakteri, gerçek gücün, kişinin kendilerine yenilmek yerine kişisel zorluklarla yüzleşme ve üstesinden gelme yeteneğinde yattığı fikrini somutlaştırır.