'Manthan'ın çekimleri sırasında kulübede yaşadım, inek gübresi kekleri yapmayı ve bufalo sağmayı öğrendim. Karakterin fizikselliğini yakalamak için kovaları taşıyor ve sütü üniteye servis ediyordum.
(During the shooting of 'Manthan,' I lived in the hut, learnt to make cow dung cakes and milk a buffalo. I would carry the buckets and serve the milk to the unit to get the physicality of the character.)
Bu alıntı, yöntem oyuncularının karakterlerini gerçekten somutlaştırmak için sıklıkla benimsediği özveri ve sürükleyici yaklaşımı güzel bir şekilde özetlemektedir. Naseeruddin Shah'ın 'Manthan'ın yapımı sırasındaki deneyimi, karakterinin sosyal ve fiziksel bağlamını anlamaya yönelik gerçek bir bağlılığı yansıtıyor. Bir kulübede yaşamak ve inek gübresi kekleri yapmak ve bufalo sağmak gibi günlük kırsal işleri yapmak, yüzeysel oyunculuğun ötesine geçmesine olanak tanıdı ve çevreyle ve karakterinin deneyimleyeceği yaşam tarzıyla gerçek bir bağ kurdu. Bu tür yöntemler yalnızca performansın güvenilirliğini arttırmakla kalmaz, aynı zamanda oyuncunun empati ve içgörüsünü de derinleştirerek yalnızca araştırma veya ikinci el bilgi yoluyla elde edilemeyecek içgüdüsel bir anlayış sağlar. Bu tür bir deneyimsel sürükleyicilik, zanaata duyulan saygıyı ve karakterleri dürüstlük ve ince ayrıntılarla tasvir etme arzusunu gösterir. Aynı zamanda oyunculukta fizikselliğin önemini de vurguluyor ve gerçekçi tasvirlerin genellikle fiziksel adaptasyon ve tasvir edilen kişinin -gerçek ve mecazi olarak- yerine geçme isteği gerektirdiğini vurguluyor. Shah'ın yaklaşımı adanmışlık konusunda yüksek bir standart belirliyor ve bize bir karakteri ikna edici bir şekilde tasvir etmenin tekniklerden daha fazlasını gerektirdiğini hatırlatıyor; gerçek bir çaba, tevazu ve bu deneyimi yaşama isteği gerektirir. Bu tür bir bağlılık, performansları zenginleştirir, hikayeleri daha özgün ve yankı uyandırır hale getirir ve sonuçta oyuncu, karakter ve izleyici arasındaki boşluğu doldurur.