"Bina Hikayeleri" nde Chris Ware, fiziksel alanın ve kişisel anlatıların kesişimini araştırıyor. Tam sahneyi örterken kısmi bir görünüme izin veren şeffaf bir perdenin görüntüleri, günlük nesneler hakkındaki algılarımızın daha derin, gizli anlamları nasıl uyandırabileceğini yansıtır. Perde, dış dünya ile bireysel iç yaşamlar arasındaki engelleri sembolize eder, anlatılmayan hikayeleri ima eder ve yüzeyin altında gizlenen karmaşıklıklar.
Ware'in alıntısı, hayal kırıklığı ve güzellik arasındaki kontrastı vurgulayarak, sıradan veya yetersiz unsurların bile derin bir önem taşıyabileceğini düşündürmektedir. "Sözsüz sırların" renkli buketi, hayatımızı şekillendiren, genellikle sıradan görünen şeyin arkasında gizlenen sayısız duygu ve deneyimleri ifade eder. Bu fikir, okuyucuları dünyayı keskin bir gözle gözlemlemeye davet eder ve çevrelerinin her yönünün ortaya çıkarılmayı bekleyen potansiyel hikayeleri tuttuğunu kabul eder.