Ben oyuncu değilim, biliyorsun. Neler olduğunu bilmiyorum. Ve benim kötü adam olmam gerekiyordu.
(I'm not an actress, you know. I don't know what's going on. And I'm supposed to be the villain.)
Bu alıntı, yanlış anlaşılan veya tam olarak özdeşleşmedikleri rollere yerleştirilenlerin sıklıkla hissettiği kafa karışıklığını ve kırılganlığı vurguluyor. Beklentilere uymaya çalışmanın verdiği mücadeleyi, özellikle de kişinin gerçek benliği, bir hikayedeki kötü adam gibi, kendisine verilen rolle uyuşmadığında yakalıyor. Bu tür anlar, etiketlerin ardındaki insani yanı ortaya çıkarıyor ve kişiliklerin bireyin gerçek kimliğinden uzak olabileceğini vurguluyor. Oyunculukta ya da yaşamda kabul ettiğimiz rollerin doğası ve bu bilişsel uyumsuzluklardan kaynaklanabilecek iç çatışmalar üzerine düşünmeye davet eder.