Gerçek realite şovlarının bir parçası olmak istiyorum, ancak belirli bir eyaletten olduğu için bir adaya daha fazla puan vermemin söylendiği şovlar yapmak istemiyorum. Liyakata göre yargılamak zorundayız.
(I want to be part of real reality shows, but don't want to do shows where I am told to give more points to one candidate because he/she is from a particular state. We have to judge by merit.)
Bu alıntı rekabetçi ortamlarda adalet ve dürüstlüğün önemini vurgulamaktadır. Özellikle dürüstlük ve özgünlüğün çok önemli olduğu realite şovları gibi platformlarda, önyargılar veya kayırmacılık yerine liyakate dayalı değerlendirmenin değerini vurguluyor. Konuşmacının gerçek yarışmalara katılma arzusu, şeffaflık ve adalete olan bağlılığı yansıtıyor ve bize başarının dış etkiler veya önyargılar yerine liyakat yoluyla kazanılması gerektiğini hatırlatıyor. Bu tür ilkeler yalnızca eğlencede değil, aynı zamanda adaletin güven ve eşitlik inşa edebileceği daha geniş toplumsal bağlamlarda da hayati öneme sahiptir.