Bir anlamda, tek yapmanın anılar olduğunu düşündü. Kişiliklerimiz anılardan inşa edilmiştir, hayatlarımız anılar etrafında organize edilmiştir, kültürlerimiz tarih ve bilim dediğimiz paylaşılan anıların temeli üzerine inşa edilmiştir.
(In a sense, he thought, all we consist of is memories. Our personalities are constructed from memories, our lives are organized around memories, our cultures are built upon the foundation of shared memories that we call history and science.)
Michael Crichton'un “Küre” anlatısında yazar, anıların insan kimliği ve toplum üzerindeki derin etkisini araştırıyor. Kişiliklerimizin tamamen zaman içinde biriktirdiğimiz anılar tarafından şekillendirilmesini öneriyor. Bu anılar sadece kim olduğumuzu birey olarak tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda başkalarıyla olan etkileşimlerimizi ve çevremizdeki dünyayı algılama şeklimizi de etkiler.
Dahası, Crichton kolektif varlığımızın kültür ve bilginin temelini oluşturan ortak deneyimlerden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Tarih ve bilim, toplumun yapıları olarak, esasen kolektif anılardan dokunan anlatılardır. Bu yansıma, insanlığın özünün geçmişin hatırlamalarıyla nasıl iç içe geçtiğini, hem kişisel yaşamları hem de daha geniş kültürel halıları şekillendirmedeki hafızanın öneminin altını çizdiğini vurgulamaktadır.