Kimin gerçekten parlak olduğuna karar vermek zor; Kimin sürüldüğünü görmek daha kolaydır, uzun vadede daha önemli olabilir.
(It's hard to decide who's truly brilliant; it's easier to see who's driven, which in the long run may be more important.)
Michael Crichton'un "Kongo" da, parlaklık ve sürücü arasındaki ayrım araştırıldı. Alıntı, gerçek parlaklığı tanımanın zor olabileceğini vurgularken, arayışlarında motive ve amansız olanları tanımlamanın çok daha basit olduğunu vurgulamaktadır. Drive, birisinin hedeflerine ulaşmaya koyduğu kararlılık ve çabayı ifade eder, başarı söz konusu olduğunda genellikle doğuştan gelen yeteneklerden daha ağır basar.
Nihayetinde, hikaye, kalıcı çabaların önemli başarılara yol açabileceğini ve bu da sürülen bireyleri uzun vadede potansiyel olarak daha etkili hale getirebileceğini gösteriyor. Bu perspektif, okuyucuları sadece entelektüel kabiliyetin aksine sıkı çalışmanın ve esnekliğin değerini dikkate almaya teşvik eder, bu da şiddetli bir şekilde adanmış olanların dünya üzerinde daha kalıcı bir izlenim bırakabileceğini düşündürmektedir.