Ne gördüğümüzü açıklamak için bir teori dayatmadan gözlemlemek zor, ancak Einstein'ın dediği gibi teorilerle ilgili sorun, sadece neyin gözlemlendiğini değil, ne gözlemlenebileceğini de açıklamalarıdır. Teorilerimize dayalı beklentiler oluşturmaya başlıyoruz. Ve çoğu zaman bu beklentiler yoluna girer.
(It's hard to observe without imposing a theory to explain what we're seeing, but the trouble with theories, as Einstein said, is that they explain not only what is observed but what CAN BE observed. We start to build expectations based on our theories. And often those expectations get in the way.)
"Travels" adlı kitabında Michael Crichton, gözlemin zorluklarını yansıtıyor ve teorilerin uygulanmasının gördüğümüz şey hakkındaki anlayışımızı bozabileceğini öne sürüyor. Önyargılı teorilerimiz olduğunda, gelecekteki gözlemler hakkında beklentiler yaratma eğiliminde olduğumuzu vurgulamaktadır. Bu beklentiler sonuçta kararımızı bulanıklaştırabilir ve işleri gerçekte olduğu gibi görme yeteneğimizi engelleyebilir.
Einstein'dan bir alıntıdan yararlanan Crichton, teoriler gözlemleri açıklamamıza yardımcı olabilirken, gözlemlenecek neyin mümkün olduğuna dair algılarımızı da şekillendirdiğini vurgular. Teori ve beklenti arasındaki bu etkileşim, teorik çerçevelerimizin çevremizdeki dünya hakkındaki anlayışımızı nasıl etkilediğine dair dikkatli kalmamızı hatırlatan dar bir gerçekliğe yol açabilir.