Kişisel aşağılanma acı vericiydi. Birinin ailesinin aşağılanması çok daha kötüydü. Bir kişinin sosyal statüsünün aşağılanması dayanılmaz bir ıstıraptı. Ancak bir kişinin ulusunun aşağılanması, insanlığın sefaletlerinin en dayanılmaz olanıydı.
(Personal humiliation was painful. Humiliation of one's family was much worse. Humiliation of one's social status was agony to bear. But humiliation of one's nation was the most excruciating of human miseries.)
Bu alıntı, aşağılanmanın kişinin kimliğinin çeşitli düzeylerinde yol açabileceği derin duygusal bedeli yansıtıyor. Kişisel aşağılanma üzücüdür ancak aileye yayıldığında acı daha da şiddetlenir. Yazar, sosyal statünün aşağılanmasının acı verici olduğunu vurguluyor ve toplumdaki duruşumuzun öz değerimiz ve zihinsel sağlığımız üzerinde çok önemli bir rol oynadığını öne sürüyor.
Ancak, bahsedilen en yüksek acı seviyesinde, ulusal aşağılanma, sıkıntının en şiddetli biçimi olarak öne çıkıyor. Sadece bireyleri değil, tüm toplulukları ve kültürleri etkileyen derin bir kayıp ve bozulma duygusunu özetliyor. Bu aşağılanma hiyerarşisi, bir ulusun kolektif acısının kişisel ve ailevi mücadeleleri gölgeleyebildiği kimliklerimizin ne kadar birbirine bağlı olduğunu gösteriyor.