Fotoğraflar, evden uzak, korkulu ve yorgun olan erkeklere somut bir gerçeklik sağladı; Onlar, değişen ve belirsiz bir dünyada bir anı kavramak için sevgililere ve sevdiklerine veya sadece hatırlama yollarına gönderilecek hediyelik eşyalar, hediyelik eşyalar oldular.
(Photographs provided a tangible reality to men who were far from home, fearful and tired; they were posed proofs of success, souvenirs to send to sweethearts and loved ones, or simply ways of remembering, of grasping a moment in a swift changing and uncertain world.)
Michael Crichton'un "Ejderha Dişleri" nde fotoğraflar, genellikle korku ve tükenme ile uğraşan, evden ayrılan erkekler için hayati bir bağlantı görevi görür. Bu bireylerin deneyimlerini ailenize ve arkadaşlarına sergilemelerine izin vererek, başarıların görünür onayları olarak hareket ederler. Görüntüler değerli hatıra haline gelir, mesafeyi doldurur ve maceralarından anıları öngörülemeyen bir ortamda korur.
Bu fotoğraflar sadece anları belgelemekle kalmaz, aynı zamanda bireylerin duygusal mücadeleleriyle başa çıkmasına yardımcı olur. Hızlı değişiklikler ve belirsizlik ile işaretlenen bir dünyada, sevdiklerine istikrar ve bağlantı duygusu sunarak kişisel yolculuklar ve başarılar üzerinde bir düşünmeye izin verirler. Fotoğrafçılığın bu rolü, özlem, nostalji ve esneklik duygularını kapsadığı için önemini sadece görsellerin ötesine vurgulamaktadır.