"Çikolata gibi su" da, kahramanı iç mücadelelerini ve tutkularını simgeleyen çeşitli duygusal ve fiziksel aktivitelerle uğraşır. En sevdiği eğlenceler arasında, kendini ifade etme ve ailesinin ve toplumunun getirdiği kısıtlamalarla başa çıkma arzusunu yansıtan baskı, parçalama ve derme var. Bu eylemler, pişirme ortamı boyunca özgürlük ve bağlantı özlemini gösteren bastırılmış duyguları için bir metafor görevi görür.
Bu mutfak süreçleri sayesinde karakter, duygularını yiyeceklere yönlendirir, üzüntüsünü ve özlemini aktaran yemekler yaratır. Her hazırlık eylemi sadece bir angaryadan daha fazlası haline gelir; Ruhunu ve sevgi arzusunu somutlaştırır. Yemek pişirme emeği, sözlü olarak ifade edemeyeceği duyguları iletmesine izin vererek, anlatıdaki yiyecek ve duygu arasındaki karmaşık ilişkiyi vurgular.