"Fasulye Ağaçları" nda, kahraman, çevre ile olan ilişkisini, özellikle de gezinmeyi ve kabul etmeyi öğrendiği çöl üzerinde yansır. Kabulüne rağmen, zorlu koşullarda sadece hayatta kalmanın ötesine geçen daha derin duygusal ve manevi bir ihtiyacı vurgulayan, yerine getirilmeyen bir iç özlem hissediyor.
Bu farkındalık, dış esneklik ve iç kırılganlık arasında bir çatışma önermektedir. Çevresine adapte olmasına rağmen, ruhunun susuzluğu hala hayatında bağlantı ve anlam aradığını, kişisel gelişim temalarını ve anlatı boyunca yerine getirme arayışını vurguladığını gösteriyor.