Anne hakkında iki şey vardı. Birincisi her zaman benden en iyisini bekliyor. Diğeri ise ne yaparsam yapayım, eve ne olursa olsun, gökyüzüne takıldığım ve tüm yıldızları taktığım ay gibi davrandı. Sanki o kadar iyiymişim gibi.
(There were two things about Mama. One is she always expected the best out of me. And the other is that then no matter what I did, whatever I came home with, she acted like it was the moon I had just hung up in the sky and plugged in all the stars. Like I was that good.)
Anlatıcı, annelerinin potansiyellerine olan değişmez inancını yansıtır ve onları her zaman mükemmellik için çabalamaya zorlar. Mama'nın beklentileri, anlatıcıya hırs ve güven duygusu aşılayan güçlü bir motivasyon olarak hizmet etti. Bu dinamik, ebeveyn teşvikinin kişisel büyüme ve kendini algılama üzerindeki etkisini vurgular.
Ayrıca, anlatıcı, anne ölçek ne olursa olsun başarılarını nasıl kutladığını açıklar. Onun hevesli tepkileri, anlatıcıyı sanki başarıları anıtsalmış gibi değerli ve önemli hissettirdi. Bu koşulsuz destek güçlü bir bağ geliştirdi ve sevgi ve doğrulamanın bireylerin daha yüksek seviyelere ulaşmasını sağlayabileceği fikrini güçlendirdi.