Kurabiye Canavarı anarşik, dinamik ve çılgınca çok özel ama aynı zamanda tamamen rastgele bir amaç doğrultusunda hareket ediyor: Kurabiye istiyor. Kurabiyeleri çılgınca parçalayıp ağzına atmak istiyor. Asla yeterince kurabiye alamayacak. Bunu anlayıp anlamadığı belli değil. Belki de mucizevi bir şekilde arzuladığı tüm kurabiyeleri elde ederse elde edebileceği doygun sakinliğin gelecekteki bir aşamasını hayal ediyor. Ya da belki bundan daha akıllıdır ve her şeyin yolculukla, bitmek bilmeyen bisküvi arayışıyla ilgili olduğunu biliyordur.

(The Cookie Monster is anarchic, dynamic and madly driven by a very specific, but also totally random, aim: he wants cookies. He wants to charge around crazily smashing cookies into his mouth. He will never get enough cookies. It's unclear whether he understands this. Maybe he imagines some future stage of sated calm which he might achieve if, miraculously, he were to obtain all the cookies he desires. Or maybe he is wiser than that and knows it's all about the journey, his endless quest for biscuits.)

by {David Mitchell}
(0 Yorumlar)

Kurabiye Canavarı, kurabiyelere olan doyumsuz arzunun yönlendirdiği kaosu ve coşkuyu temsil ediyor. Kurabiyeleri durmaksızın tüketirken çılgınca arayışına çılgın bir enerji damgasını vuruyor. Bu davranış onun farkındalığıyla ilgili soruları gündeme getiriyor; Bir gün tüm kurabiyeleri yemeyi başarırsa doyuma ulaşacağına inanıyor mu, yoksa heyecanın hiç bitmeyen bir kovalamaca olduğunun farkında mı?

Onun karakteri, arzunun ve tatminin doğasının bir yansıması olarak hizmet ediyor. Belki de kurabiye arama yolculuğunun kurabiyelerden daha önemli olduğunu anlamıştır. Bu, mutlulukla ilgili felsefi bir bakış açısını öne çıkarıyor ve sürekli çabalamanın belirli hedeflere ulaşmaktan daha değerli olabileceğini öne sürüyor.

Rate the Quote

Yorum ve İnceleme Ekle

Kullanıcı Yorumları

{0} yoruma göre
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yıldız
0
Yorum ve İnceleme Ekle
E-postanızı asla başkalarıyla paylaşmayacağız.
Daha Fazlasını Gör »

Popular quotes

Hayatım sınırsız bir okyanusta bir damladan fazla değil. Ama okyanus çok sayıda damladan başka nedir ki?
by {David Mitchell}
Yarısı okunmuş bir kitap, yarım kalmış bir aşk meselesidir.
by {David Mitchell}
Yeterince uzağa gidersen kendinle tanışırsın.
by {David Mitchell}
Hayatlarımız bize ait değil. Geçmişte ve günümüzde başkalarına bağlıyız ve her suç ve her iyilikle geleceğimizi doğururuz.
by {David Mitchell}
İnsanlar "İntihar bencilliktir" diye ahkam kesiyorlar. Pater gibi kariyer sahibi din adamları bir adım daha ileri giderek yaşayanlara korkakça bir saldırı çağrısında bulunuyorlar. Ahmaklar bu yanıltıcı cümleyi farklı nedenlerle savunuyorlar: suçlamalardan kaçınmak, izleyiciyi zihinsel yapısıyla etkilemek, öfkesini boşaltmak ya da sırf sempati duymak için gerekli acıdan yoksun olduğu için. Korkaklığın bununla hiçbir ilgisi yok; intihar büyük bir cesaret ister. Japonların doğru fikri var. Hayır, bencilce olan, sırf aileleri, dostları ve düşmanları biraz vicdan muhasebesinden kurtarmak için bir başkasının dayanılmaz bir varoluşa katlanmasını talep etmektir.
by {David Mitchell}
'Depresyonda' olduğunu söylüyorsun ama benim gördüğüm tek şey dayanıklılık. Kendinizi berbat ve içten dışa doğru hissetmenize izin verilir. Bu kusurlu olduğunuz anlamına gelmez; sadece insan olduğunuz anlamına gelir.
by {David Mitchell}
Bizi bekleyen başka bir dünya olduğuna inanıyorum. Daha iyi bir dünya. Ve seni orada bekliyor olacağım.
by {David Mitchell}
Kitaplar gerçek bir kaçış sunmaz ama bir zihnin kendini kaşımasını engelleyebilirler.
by {David Mitchell}
Polensiz ağaçlara böcekleri ve kuşları uzaklaştıracak şekilde gen dizilimi uygulandı; durgun hava böcek ilacı kokuyordu.
by {David Mitchell}
Görünüşte ilgisiz olayların rastgele bir dizisi.
by {David Mitchell}