Bir hikaye oluşturmak, kalıntıları gözlerinden önceki açıklamak için iç psikolojik baskı gerçekten güçlüdür.
(The internal psychological pressure to make up a story, to explain the ruins before one's eyes, is powerful indeed.)
Michael Crichton'un "Seyahatleri" nden alıntı, özellikle geçmişin kalıntıları veya kalıntıları ile karşı karşıya kaldığında, belirsizlik karşısında anlatılar yaratma zorlayıcı eğilimini vurgular. Bu iç baskı, deneyimlerimizi ve gözlemlerimizi anlama ve anlamlandırma ihtiyacından kaynaklanır, genellikle bizi gördüğümüz şeylere bağlam ve anlam sağlayan hikayeler üretmemize yol açar. Hikaye anlatımı eylemi, bilinmeyenle başa çıkmanın ve doğal merakımıza cevap vermenin bir yolu haline gelir.
Crichton, bu anlatma dürtüsünün sadece yaratıcı bir dürtü değil, psikolojimizin temel bir yönü olduğunu öne sürüyor. Netlik ve anlayış arzumuzdan kaynaklanan tarihin boşluklarını doldurmaya ve olayları yeniden yapılandırmaya mecburuz. Bu, insan hayal gücünün belirsizlikle karşı karşıya kaldığında ne kadar güçlü olabileceğini, kalıntıları geçmişle bağlantı kurmamıza ve şimdiki zamanımızı daha iyi anlamamıza izin veren canlı masallara dönüştürdüğünü gösterir.